Kadınlıkta Rekabetin Yeri Yok!
Bugün şehirde dolanırken dev bir piramit çıktı karşıma. Davet etti beni, gittim yanına bir meditasyon yaptım. Kolektif enerjiye bağlandım. Dünyanın manyetik enerjisi tavan yaptıkça yükselen ilahi dişilin şefkatli görkemini gördüm, içimdeki görkem kabardı. İlahi dişilin o mütevazi fakat kendinden emin salınışını iliklerimde hissettim, sonra kendim tacımı taktım ve kadınlıktan, hiçbir zaman özümüze ait olmayan “rekabeti” temizledim.
Kadını kıskanan kadın, kadın ile yarışan kadın; ilahi dişili ile temasa geçememiş, yaralı ilahi erili altında ezilen kadındır. Hep beraber başarabilecekken, bu evrende hepimize yetecek kadar varken, nasibimizde olan yalnızca ve muhakkak bize akacakken; kıskançlık ve rekabet altında ezilen kadın henüz kendi bereketine dokunamamış ve derin bir anne yarası taşıyan kadındır.
Benim yolum geçti rekabetten, peki sana tanıdık mı bu duygu sevgili kadın? Mukayese eder misin kendini başkalarıyla? Peki ya ben sana biricik olduğunu ve kimsenin “senin olduğun şekilde” güzel olamayacağını söylesem? Hayatın sana değil de senin için olduğunu söylesem? Senin olması gereken şüphesiz ki senin olacaktır, güven. Kadını destekleyen, kadına sarılan kadın büyür, inan. İlahi dişilini uyandır kadın.
SENDEN BİR TANE DAHA YOK!!
Nesillerdir kadından kadına aktarılan yaraları hep beraber tüm zaman ve mekanlarda iyileştiriyoruz tam da şu an. İlahi dişilimiz kendi değerini, yapabileceklerini görüyor, aslında ne kadar da özgün ve usta olduğuna uyanıyor, alıyor kendini bağrına basıyor, bilin kadınlarım. Bu uyanış gerçek. Hatırlayalım, kabul edelim; tam da olduğumuz gibi değerliyiz, yeterliyiz ve biriciğiz.
Bugün meditasyonumda kolektif enerji kanalında ilahi dişili onurlandırmak için tüm kız kardeşlerimin rahmine aşk koydum, ışık koydum.
Dokuz nesildir aktarılan değersizlik ve yetersizlik yarası artık silindi, temizlendi, yok yok yok!!
Ve de öyle oldu!
Aho.