Işık işçilerine bir mesajım var!

Bugün ışık işçileri için sıkça yanlış anlaşılan bir konudan bahsetmek istiyorum. Realitemizin bizi yansıtması hakkında. Eminim, çekim yasası hakkında, insanların ve durumların gerçekliğinize nasıl girdiği hakkında çok fazla paylaşım gördünüz. Ben de çokça yazdım, gerçekliğinizde gördüğünüz her şey sizin bir parçanızı yansıtıyor diye. Bu doğru, ancak yanlış anlaşılmaya da çok açık. O zaman açıklığa kavuşturalım.

Altını çizmemiz gereken ilk konu:

Burada bahsettiğimiz bu yansıma fiziksel bir yansıma değil. Herkes frekansınızla enerjisel bir seviyeyle eşleşir. Eğer realitenize yalancılar, dedikoducular veya manipülatörler girebiliyorsa, kendinizi sahtekârlıkta, oyunlarda ve ihanetlerde buluyorsanız, bunun nedeni her zaman siz de öyle olduğunuzdan ya da bu özelliklerden herhangi birini taşıdığınızdan değildir. Bunun asıl nedeni, tüm bu istismarcı deneyimleri çeken bir frekans taşımanızdır: muhtemelen hakikatinizi konuşacak kadar cesur değilsinizdir veya tüm boktanlıkları örtbas etme eğilimindesinizdir çünkü büyürken ailenizdeki işlev bozuklukları ile yüzleştiğinizde buna sessiz kalmayı ve adına sevgi demeyi öğrenmişsinizdir.

Hakikat! Hakikat! Hakikat!

Ama asla unutmayın ki, bizler hakikat hakkında konuşmak için buradayız. Ortada boktan bir durum varsa vardır. Kimin yaptığı önemli değildir. Bu durum kimsenin hatası da değildir zira; herkes mevcut bilinciyle elinden gelenin en iyisini yapmaktadır. Ama boktan durum hala oradadır ve üzerine konuşmak gerekir. Konu hakkında konuşmak, parmakla gösterip suçlamak değildir. Yalnızca boktan durumu temizlemektir.

Biz, ışık işçileri, bu hoş olmayan resimle yüzleştiğimizde, nahoşlukları üstlenmeye, dönüp kendi içimize bakmaya ve bu insanların bize taşıdığımız hangi parçayı geri yansıttığını sorgulamaya meyil edebiliyoruz, ki bu durumlara ve insanlara daha fazla sevgi getirebilelim. Koşulsuz sevginin ne olduğunu bilmediğimiz hakkında kendimizi bile suçlayabiliyoruz. Ama hayır dostlarım. Konu bu değil.

Durum şu ki, bu sorunlarla, bu deneyimlerle ve insanlarla karşılaşıyoruz, ki “sevginin ne olmadığını” anlayabilelim. İlahi sevgiyle ancak bu deneyimlerden geçerek bağlanabiliriz, böylece saf sevginin ne olduğunu anlayabilir ve hakikate: ilahi sevginin kötü niyet veya istismar içermediği gerçeğine ulaşabiliriz.

Hayata güvenin! Kimseyi kurtarmak için burada değiliz!

Biliyorum, bu boktan deneyimlere ailemiz ya da sevdiklerimiz tarafından maruz bırakıldığımızda, kimseyi ardımızda bırakmak istemiyoruz ve sevdiğimiz herkesi de yukarı frekansa taşımak istiyoruz. Ama asla unutmayın ki, bu istek bağımlılıktan geliyor, ilahi sevgiden değil. Biz zaten SEVGİYİZ. Ve herkes tam olarak olması gereken yerde. Herkes kendi hızında kendi yolculuğunda, ve herkes güvende.

Hakikati konuştuğunuzda otomatikman frekansı yükseltiyorsunuz!

Bu yüzden hakikati konuşmaktan korkmayın. Ancak hakikat, bu evrenin frekansını yükseltecek ve başkalarına da yükselme fırsatı verecektir. Bu bahsettiğim, tüm ışık işçilerinin yapabileceği masum bir hatadır, çünkü bizler sefaleti işaret etmek istemeyiz, enerjimizi buna vermek istemeyiz, bunun yerine hatayı örtmeye çalışırız. Çünkü hakikati biliriz: her varlığın aynı kaynaktan, aynı sevgiden geldiğini biliriz; bu yüzden etrafımızdaki tüm boktan şeyleri örtbas etmek isteriz.

Hakikati konuşurken ve sağlıklı sınırlar çizerken sabırlı olun!

Tüm varlıklara duyduğumuz sevgi yüzünden manipüle edildiğimizi fark ettiğimizde ve gerçeğimizi konuşmaya karar verdiğimizde dahi, bizleri istismar edenler bize kendimizden bir parçayı reddettiğimizi, ya da sadece bize ayna olduklarını söyleyebilirler. Gerçeği, kendimizi, ilahi sevgiyi seçtiğimizde yine sevgimizi manipüle etmeye çalışabilirler.

Sadece bilin ki, bu fiziksel gerçeklik bizim karakterimize göre değil, frekansımıza göre şekillenir. Bazen güzelliğimizi bize yansıtan insanları çekeriz, bazen onlara ne olabileceklerini gösterebilmek için, varlığımıza çaresizce ihtiyacı olan insanları çekeriz. Böylece bizler de sezgimize güvenmeyi ve sevgi adı altında işlevsiz ilişkilere uymaya çalışmamayı öğreniriz, ki her iki taraf da büyüyebilsin.

Saçmalıklara son!

Ve tam da bu yüzden buradayız ışık kardeşlerim, artık saçmalıkları örtbas etmemek zamanıdır.. Sizler hakikatin ne olduğunu biliyorsunuz ve bu yeterli. Kendinize “bu düşük frekansın gerçekliğimden çıkması için frekansımı nasıl yükseltebilirim ve hakikatimi nasıl konuşabilirim?” diye sorun. Ve yalnızca sezginize güvenin, etrafınızda inşa ettiğiniz tüm bağları kesmek anlamına gelse bile ilahi sevgiyi seçin. Görevinizi hatırlayın, yolunuzu seçin, ortada boktan bir durum gördüğünüzde asla konuşmaktan korkmayın. İnsanların sefaletini gördüğünüzde, onlara şifa dileyin, şefkat gösterin ve şükran duyun çünkü onlar sizi özünüze yaklaştırmak için oradalar. Bu yolda daha çok sefalet temizleyeceğiz.

Güçlü kalın, farkında olun ve daima kendinize inanın.

Ahoy.

You Might Also Like