İlahi Dişil ile Bağ Kurmak
Bedenini sevmiyor musun? Bedeninden utanıyor musun? Sevişirken ışıkları kapatıyor musun? Sürekli kendini yaptıklarınla, elde ettiklerinle ispatlama ihtiyacın mı var? Kendini sürekli hemcinslerinle mukayese ve rekabet içinde mi buluyorsun? Birilerinin senin hakkında yaptığı yorumlar, onaylanmak senin için çok mu önemli? Haydi biraz anne yarası hakkında konuşalım.
İlahi dişilin çok uzun nesillerdir onurlandırılmadığı, ilahi erilin dengesizleşip sağlıksızlaştığı bir sistemde yaşıyoruz çok uzundur. Ve değer algımız tamamen dış onay mekanizmalarıyla özdeşleşmiş durumda. Ne kadar para kazandığın, ne kadar saygın olduğun, ne kadar takipçi edindiğin, ne kadar like aldığın, ne kadar takdir edildiğin başarının ölçeği gibi görünüyor. Halbuki bunlar aslında dengesiz eril nitelikleri.
İlahi Dişil ve İlahi Eril Nitelikleri
Unutmayalım ki eril ve dişil nitelikler cinsiyet gözetmeksizin hepimizde mevcuttur ve ikisinin uyum içerisinde, dengeyle çalışması gerekir. İlahi dişil olma halidir, pasiftir, sudur, karanlıktır, birleştiricidir, paylaşımcıdır, sezgiseldir. İlahi eril ise yapma halidir, aktiftir, ateştir, aydınlıktır, bireyseldir, hırslıdır, rasyoneldir. Bu iki öz önce bizim içimizde dengeli bir biçimde çalışacak ki bizim frekansımız dış dünyamıza yansıyabilsin.
Fakat tüm dünyada, hele ki anadolu topraklarında özellikle Osmanlıdan beri, ilahi dişilin onurlandırılmak bir yana, ayaklar altına serildiği bir tarih taşıyoruz geçmişimizde, kanımızda, genlerimizde. Haremler, kardeş katletmeler.. Sağlıksız erilin her türlü örneği. Cânım analarımızdan, analarımızın analarından nesillerdir gelen bir anne yarası var ilahi dişile dair. Bunu sadece kadınlar taşımıyor, erkeklerimizin çoğu da bu yaradan mütevellit sağlıklı erilleriyle bağ kuramadan ya ilişkiye kendini kapatıyor, ya narsistik özellikler gösteriyor ya da ilişki bağımlılığı paterni taşıyor. Hepsinin özü aynı değersizlik, aynı yetersizlik.
Analarımız bize hamileyken hangi duygulardan geçmişse o duyguları travma olarak taşıyoruz farkında bile olmadan. Sonra bu travmalar fiziksel gerçekliğimizi şekillendirdiğinde birilerine savaş açıyoruz. İşte o yüzden kutuplaşmadan, sürekli birilerine kızıp suçlamadan, bireysel sorumluluk alıp kendi yaralarımızı iyileştirmek çok önemli.
Kolektifte Neler Oluyor?
Kolektif enerji, ikizler dönemine geçtiğimizden beri ilginçtir solar plexusunda açılımlar yaşıyor. Herhalde ikizler ile yay aynı aksta olduğundan olsa gerek, cayır cayır bir ateş enerjisi var kolektifte dengelenmesi gereken. Solar pleksus çakrası “ben yaparım” der. İradenin ve aksiyonun merkezidir. Ve kolektif enerji hepimizi şu anda sağlıklı aksiyonlar almaya davet ediyor. Tabi bu davet her zaman önce yaraları göstererek gelir. Biliyorsunuz hayat okulunda önce dersi alıp sonra sınava girmezsiniz, önce sınavı gelir sonra dersi öğrenilir.
O yüzden kolektif, bu anne yarasından mütevellit kendini nerelerde değersiz, yetersiz görmüş de yapabileceği neleri yapmaktan vazgeçmiş, bunlara uyanıyor şu an. Sağlıksız eril sebebiyle kendini yalandan bir yarışa nasıl sokmuş, anlıyor. Bu uyanan ateşi yapıcı şekilde kullanmak çok önemli. Zira bu ateş aynı zamanda bahsettiğim yarayı kanatmaktan da sorumlu. İyiden iyiye hırs da getirebilir, rekabeti de coşturabilir, bir fanatiklik de tetikleyebilir. İşte burada ilahi dişili devreye sokmak, biraz daha gözlemci ve pasif kalarak aksiyonlarımızı sezgisel bir şekilde seçmek önem arz eder.
İlahi Dişil ile Bağ Kurmak
Son zamanlarda yazılarımın teması, ilahi dişilin uyanması ve uyandırılması üzerine; fark etmişsinizdir. Peki nasıl yapacağız bunu? Yüz yıllardır bastırılan özü biz nasıl yücelteceğiz? Kendi varlığımızın ve var olan her şeyin değerini onurlandırarak. Asıl adım bu. Kendi değerimizi, başarımızı sağlıksız eril ile tanımlanmış yalanlarla ölçmeyi bir kenara bırakıp enerjimizi hazza vermeyi seçeceğiz.
Neyi yapmayı seviyorsun bu hayatta? Seni eforsuz bir şekilde anda, keyifte tutan nedir? Hah işte tam orada kalabilmek, oradayken zamanı ve mekanı kaybetmek asıl başarı. Bunu kimseye ispatlamana gerek yok. Değerini ve yeterliliğini kimseye ispatlamaya ve kimseden duymaya ihtiyacın yok. Sen kendine hatırlatacaksın durmadan. Sen buraya kendini başkalarına ispatlamaya gelmedin. Kendini koşulsuz onaylamayı öğrenmeye geldin. Varlığın; geçtiği her adıma rağmen sonsuz değerli, her şeyiyle yeterli ve daima onaylanmayı hak ediyor. Sensin o onayı kendine verecek olan.
Özsevgi Pratiği
Dün instagram storyden paylaştığım özsevgi pratiği ile bitiriyorum bugünkü yazımı.
- Karakterinde ve bedeninde neleri seviyorsun?
- Sevgilin tarafından nasıl sevilmek, neleri duymak istersin?
- Nelerde gayet beceriklisin?
- Hayatındakilerden en çok aldığın iltifatlar neler?
Kendine “ah canım kendim” ile başlayan bir aşk mektubu yaz ve yukarıda saydıklarımı kendine bir güzel hatırlat. Her gün uyanır uyanmaz ilk iş olarak kendini öpmeyi de unutma.
Olana, olduğun haline, olacaklarına kabul sunarak geçsin günün.
Aşkla,